Hayatımız boyunca bizi inciten, üzen, hayal kırıklığına uğratan, korkutan pek çok durumla karşılaşıyoruz ve bazıları, ruhumuzda derin izler bırakabiliyor. Yaşadığımız deneyimlere sebep olan şartlara ya da kişilere karşı, içimizde bitmek bilmeyen bir kırgınlık, öfke ya da kızgınlık birikebiliyor. Bu tür duygular, "toksik duygular" olarak ruhumuzun derinliklerinde, farkında olmadan bizi enerjetik açıdan etkileyebilir. Ayrıca, benzer durumları hayatımıza çekme ihtimalimizi artırabiliriz.
İşte bu noktada, affetmek olgusu hayatımızda iyileştirici bir panzehir işlevi görebilir. Ancak çoğumuz affetmeyi, duruma sebep olan kişi veya kişileri affetmek, sanki olanı hiç olmamış gibi varsaymak olarak algılıyoruz. Bu durumda, duygunun etkisi içimizde hâlâ var olduğu için affetmekten kaçıyoruz. Bu sebeple, affetmek olgusunu doğru bir şekilde tanımlamamız gerekiyor. Affetmek, olanı ve sebeplerini bağışlamanın ötesinde, önce durumu olduğu gibi kabul etmek ve bu durumun yarattığı duygusal toksinden kurtulmayı içeren bir farkındalık seviyesidir. Çünkü bu toksik duygu, karşı tarafla değil, aslında ruhsal seviyede kendi içimizde kayıtlı olan bir duygu kimyasıdır. İçimizdeki bu duygu kimyası, benzer deneyimleri yaratmamıza ve benzer titreşimde kişileri hayatımıza çekmemize neden olur.
Yaşanan deneyim ne kadar karmaşık görünürse görünsün, değiştirilebilecek tek şey kendi zihnimiz ve içimizdeki duygu titreşimidir. Affetmek, başkalarına yapılanı hoş görmek ya da bağışlamak değildir. Affedici olmak, bizi mağdur eden tarafı özgür bırakmak da değildir. Asıl olan, kendimizi özgürleştirecek bir anlayışa sahip olmaktır. Kendimizi iyileştirmek için, önce ruhsal seviyede kendimizi bağışlamamız gerekir.
Bu tür bir affetme için, kendimize birkaç olumlama yapmamız bile yeterlidir. Öncelikle, olan durumu olduğu gibi kabul ederek başlamalıyız. “Yaşadığım bu durum ile ilgili olarak kendimi affediyorum” diyerek, kendimizi yaşanan durumun yarattığı toksik duygulardan dışarı çekmenin ilk adımını atmalıyız. Ardından, “Olan her şey için herkesi affediyorum” diyerek affetme alanını genişletmeli ve bu farkındalığı ruhumuzun derinliklerine yaymalıyız. Dünyevi seviyede ise, yaşanan deneyimin duygusal titreşiminden kurtulmak, mağduriyetimizi hatırlamamak ve bununla ilgili çatışma alanına girmemek gerekir.
Daha Fazla Blog Oku
Farkındalıkla Dolu Postalar
Anlamlı ve Uygulanabilir İçerikleri Direkt Size Ulaştırıyoruz.